Anasayfa / SOSYAL GÜVENLİK KURUMU (SGK) / SGK KURUM ALACAKLARININ CEBREN TAHSİLİ

SGK KURUM ALACAKLARININ CEBREN TAHSİLİ

KONU BAŞLIKLARI (*)

İKİNCİ KISIM

Kurum Alacağının Cebren Tahsili

1. Cebren takip ve tahsil şekilleri

1.1. Teminatlı alacaklarda takip.

1.2. Ödeme emri

1.3. Mal bildirimi

1.4. Hapsen tazyik.

1.5. Haciz yolu ile takip.

1.5.1. Kati haciz.

1.5.2. Haciz kağıdı

1.6. Menkul malların haczi

1.7. Üçüncü kişilerdeki menkul malların, alacak ve hakların haczi

1.7.1. Borçlunun üçüncü şahıslardaki menkul malları ile alacak ve haklarının haczi

1.7.2. Üçüncü şahısların haciz bildirilerine karşı Kuruma itirazları

1.7.3. Üçüncü şahısların 7 günlük süre geçtikten sonra itirazda bulunmaları

1.7.4. Üçüncü şahıslar hakkında yürütülecek takip işlemleri

1.7.5. Üçüncü şahısların 7 günlük süre içinde itiraz etmeleri karşısında Kurumca yapılacak işlemler

1.7.6. Bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilecek haciz bildirileri

1.7.7. Üçüncü kişiler nezdinde haczedilen hak ve alacakların Kurum hesaplarına aktarılması

1.8. Gayrimenkul malların haczi

1.9. Haczedilemeyecek mallar

1.10. Kısmen haczedilebilenler

1.11. Kurumca ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczi

1.12. Fazlaya ilişkin hacizler

1.12.1. Fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması taleplerinin değerlendirilmesi

1.12.2. Fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması taleplerinin gayrimenkul satış komisyonlarınca değerlendirilmesi ve dikkate alınacak hususlar

1.12.3. Diğer hususlar

1.13. İstihkak iddiaları

1.14. Alacaklı amme idareleri arasında hacze iştirak.

———————————————————————————————————————————–

İKİNCİ KISIM

Kurum Alacağının Cebren Tahsili

Cebren Takip  Esasları

1. Cebren takip ve tahsil şekilleri

Kurum alacaklarının  yasal süresi içinde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre cebri icra işlemleri yapılarak takip ve tahsil edilmesi gerekmektedir.

 

6183 sayılı Kanunda, borçlular hakkındaki cebri icra işlemlerinin;

 

1) Alınan teminatın paraya çevrilmesi  ya da  kefilin takibi,

 

2) Borçlunun, borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi,

 

3) Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflasının istenmesi,

 

şekillerinden birinin uygulanması suretiyle yapılması gerektiği açıklanmıştır.

1.1. Teminatlı alacaklarda takip

6183 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi hükmüne göre, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan Kurum alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerde cebren tahsiline devam olunacağının borçluya bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirime rağmen 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde teminat 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre paraya çevrilir.

 

Alınan teminat banka teminat mektubu ise, teminat mektubunun muhafaza edildiği muhasebe servisinden teminat mektubunun nakde çevrilmesi istenilir. Teminat olarak menkul ya da gayrimenkul mal alınmış ise bu malların satışı yapılarak Kurum alacağının tahsili cihetine gidilir.

 

Ancak, borçlu tarafından teminat olarak şahsi kefil gösterilmiş ise, kefil hakkında icra takip işleminin yapılması için kendisine ödeme emri tebliğ edilir. Kefilin sorumluluğu müştereken ve müteselsilen olduğundan borçlu ile birlikte kefil hakkında da takip yapılır. Kurum alacağının borçludan tahsil edilmiş olunması halinde kefilin sorumluluğu kalmayacağından, kefil hakkında da takip işlemi yapılmayacağı gibi, yapılmış olan haciz işlemleri de kaldırılır.

 

Alınan teminatın Kurum alacağını karşılamaması halinde borçlunun teminat dışındaki malları hakkında  cebri icra işlemleri yapılarak Kurum alacağı tahsil edilir.

1.2. Ödeme emri

Kurum alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gerektiği ödeme emri ile bildirilir. Ödeme emri Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Ödeme emrinde, borcun türü, dönemi, aslı ve gecikme zammı,

tahakkuk şekli, gecikme zammının işleyişi ve borcun ödenmemesi halinde  yapılacak işlemler ve ödemenin nereye yapılacağı belirtilir.

 

Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcunun olmadığı veya kısmen ödendiği veya zamanaşımına uğradığını iddia ederek ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı ünitenin bulunduğu yetkili iş mahkemesine itirazda bulunabilir.

 

Ödeme emrine yapılan itirazda, borçlu tamamen veya kısmen haksız çıkarsa, borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki alacak % 10 zamla tahsil edilir. Bu tutarın ödenmesi için önce borçluya yazılı tebligat gönderilir. Yazıda, borcun ödenmesi için 15 günlük  süre verilir. Borçlu verilen bu sürede borcunu ödemez ise bu defa  ödeme emri tebliğ edilerek hakkında 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre cebri icra takip işlemi yapılır. Ancak bu tutara gecikme cezası ve gecikme zammı işletilmez.

 

5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin yirminci fıkrasına istinaden, tüzel kişiliğin borçlarından dolayı tüzel kişiliğin üst düzey yönetici ve yetkililerinin borcun  ödenmesinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğundan, borcun icraen takibi için tüzel kişilikle birlikte üst düzey yönetici ve yetkililerine aynı anda ödeme emri gönderilecektir. Ancak, aynı anda takip yapılabilmesi hususunda; sorumluluğu bulunan tüm üst düzey yönetici ile yetkililerin ve bunların sorumlu oldukları borç dönemleri ile tutarlarının tespitinde azami özenin gösterilmesi gerekmektedir.

 

1.3. Mal bildirimi

Mal bildirimi borçlunun borcunu karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki, gerekse üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak haklarının; nev’ini, mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini tahsil dairesine yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.

 

Buna göre, asıl olan borcu karşılayacak miktarda mal bildiriminde bulunmaktır. Mal bildirimi servet beyanı olmadığından, borcuna yetecek miktarda mal bildiren Kurum borçlusunun daha fazlasını bildirmeye zorlanmaması gerekmektedir.

 

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu 7 gün içinde borcunu ödemek veya mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Mal bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczi kabil malı olmayan borçluların malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi hükmündedir.

6183 sayılı  Kanunun 62 nci maddesi hükmüne göre alacaklı Kurum ünitesi, mal bildirimi dışında tespit ettiği borçluya ait diğer malları da, mal bildirimindeki mallarla birlikte haczedebilir.

 

6183 sayılı Kanun borca yetecek miktarda mal bildirimini esas aldığından, 59 uncu maddede yer alan borçlunun “her türlü gelirlerini” ve “yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını” ve “buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini” ibareleri ile istenen bildirim, borca yetecek kadar mal bildiriminde bulunmayanları kapsamaktadır. Borcuna yetecek kadar mal bildiriminde bulunan borçluların, Kanun maddesinin bu hükümlerinden kaynaklı bildirimleri yapma mecburiyetleri bulunmamaktadır.

6183 sayılı Kanunun 111 inci maddesindeki cezalar, kasten gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlarla, bildirilen malları borca yetmediği veya haciz ya da satışının çok güç olması nedeniyle ilave mal bildiriminde bulunması uyarısına rağmen, başka malı olduğu halde eksik bildirimde bulunanlara ve geçim kaynağı ve buna bağlı yaşayış tarzı bildirimlerini gerçeğe aykırı bir şekilde yapmış olanlara yönelik olarak düzenlenmiştir.

 

Borçlunun başkasının mallarını kendi malı olarak bildirmesi veya bildirdiği mallar üzerinde üçüncü şahısların haklarını da aynı zamanda bildirmemesi, borcuna yetecek kadar malı olduğu halde beyan ettiğinden başka malları olmadığını bildirmesi gibi haller, borçlunun gerçeğe aykırı bildirim yaptığı hususundaki kastının karinesidir.

 

Mal bildiriminde  borcun belirli bir süre içinde veya taksitle ödeneceği yahut hiç bir şekilde ödenmeyeceği yönündeki bildirimler alacaklı Kurum ünitesini bağlamayacaktır.

 

Mal bildiriminde bu şekilde cevap verenlerin durumları alacaklı Kurum ünitesince araştırılarak bu beyanların aksine kanaat getirilmesi halinde borçlunun beyanları ile bağlı kalınmayarak tespit edilecek mallarının haciz ve satışı suretiyle Kurum alacağının tahsili sağlanacaktır.

 

Diğer taraftan, mal bildirimlerinin doğru olmadığının tespiti halinde veya yaşayış tarzları mal bildirimlerine uymayanlar hakkında 6183 sayılı Kanunun 111 ila 115 inci maddeleri gereğince işlem yapılacaktır.

 

6183 sayılı Kanunun 61 inci maddesine göre, malı olmadığını veya borcu karşılayacak miktarda malı olmadığını beyan eden borçlunun, daha sonra edindiği mallar ile gelirlerindeki artışları edinme ve artış tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı Kurum ünitesine bildirmediği takdirde, bu borçlular hakkında Kanunun 112 nci maddesine göre işlem yapılır.

1.4. Hapsen tazyik

Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu borcunu ödemezse 7 gün içinde mal bildiriminde bulunması gerekmektedir. Mal bildiriminde bulunmayan borçlu mal bildiriminde bulununcaya kadar icra  mahkemesince  bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunur. Hapis ile tazyik hükmü borçluyu mal bildiriminde bulunmaya zorlayan bir hükümdür. Bu şekilde alınan hapsen tazyik kararları, infaz için derhal yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.

Borçlu hakkında hapsen tazyik kararı verilebilmesi için tahsil dairesince icra mahkemesine yapılacak başvurular için anılan maddeye göre öncelikle suçun işlendiği tarihin ve idarenin suçu öğrendiği tarihin tespiti önem arz etmektedir.

 

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 347 nci maddesinde “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.” hükmü yer almaktadır.

 

Borçlu hakkında hapsen tazyik kararı verilebilmesi ile tahsil dairesince icra mahkemesine yapılacak başvurular için anılan maddeye göre öncelikle suçun işlendiği tarihin ve idarenin suçu öğrendiği tarihin tespiti önem arz etmektedir.

 

Buna göre, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini gösteren tebliğ alındısının alacaklı Kurum ünitesine intikal ettiği tarihin, tebliğ alındısının Kuruma intikal etmemesi halinde ise tebliğ edildiğinin öğrenildiği tarihin suçu öğrenme tarihi olarak kabul edilerek  en geç 15 gün içinde borçlular hakkında hapsen tazyik kararı alınmasını teminen icra mahkemesine yazılı talepte bulunulması gerekmektedir. Her halükarda suçun işlendiği tarihten itibaren bir yılı geçmemek kaydıyla suçu öğrenme tarihinden itibaren üç ay içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluna gidilmesi gerekmektedir.

Amme borçlusunun tüzel kişi olması halinde, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü üst düzey yönetici ve yetkililerine ait olduğundan, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen üst düzey yönetici ve yetkililer hakkında hapsen tazyik kararı alınarak uygulanması gerekmektedir.

1.5. Haciz yolu ile takip

6183 sayılı Kanunun 62 nci maddesine göre haciz, borçlunun mal bildiriminde gösterdiği ya da amme idaresince gerek borçlunun, gerekse üçüncü kişinin elinde tespit edilen  menkul ya da gayrimenkul malları ile hak ve alacaklarından borca yetecek kadarına el konulması işlemidir. Borçlu hakkında kati haciz yapabilmek için ödeme emrinin tebliğ edilmesi şarttır.

 

1.5.1. Kati haciz

Kati haciz Kurum alacaklarının vadesinde ödenmemesi üzerine borçlulara ödeme emri tebliğ edilmesine müteakip, ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra (ödeme emrinin tebliğ tarihinden sonra 7 gün geçmesinden itibaren) yapılan kesin hacizdir.

İcra memurunca haciz tutanağına kaydedilerek yapılan menkul mal hacizleri fiili, tescil kayıtlarının tutulması zorunlu olan menkul, gayrimenkul ya da hakların tescil kayıtlarına (gayrimenkuller, araçlar, marka, patent, eser, maden işletme ruhsatı, vb.) haciz bildirisi gönderilmek suretiyle  haciz konulması ise kaydi haciz işlemidir.

Haciz işlemi yapılırken en kolay satılabilen, paraya  çevrilmesinde kısıtlayıcı herhangi bir engel bulunmayan mallara öncelik verilir. İstihkak iddiasında bulunulan malların haczinin en sona bırakılması gerekmektedir. Borçlunun mal beyanında gösterdiği mallar öncelikle haczedilebileceği gibi, bu mallara haciz konulmadan ünitelerimizce  tespit edilen mallara da haciz konulabilecektir. Ayrıca gerek mal bildiriminde gösterilen, gerekse ünitece tespit edilen mallara, birlikte haciz konulması da  mümkündür. Haciz işleminde Kurum alacağının kısa sürede tahsili ve borçlunun  menfaatlerinin göz önüne alınması gerekmektedir.

1.5.2. Haciz kağıdı

Kurumumuzda haciz işlemlerinin sosyal güvenlik il müdürünce veya yetki vereceği il müdür yardımcısı ya da ilgili ünite müdürünce onaylanan haciz kâğıtlarına dayanılarak yapılması gerekmektedir.

1.6. Menkul malların haczi

Menkul malların haczi icra memurunca yapılır. Fiili haciz uygulamasında icra memuru kimliğini gösterir ve borcun ödenmesini ister. Borç ödenmez veya kısmen ödenir ise icra memuru borçluya haciz kağıdını okur ve haciz yapacağını bildirerek borca yetecek kadar menkul malı haciz tutanağına kaydetmek suretiyle haczeder.

Haciz tutanağında, haczedilen malların markası, modeli, tipi, nitelikleri, varsa seri ve sicil nosu, sayı ve miktarları, tahmin edilen rayiç değeri ile ayırt edici diğer tüm özellikleri belirtilir. Ayrıca, Kurum alacağına konu icra takip dosyalarının dosya numaraları haciz tutanağına kaydedilir.

 

Borçlunun veya üçüncü şahsın istihkak iddiası var ise, bu iddia mutlaka haciz tutanağına kaydedilir. Haciz tutanağının, haczi yapan icra memuru, borçlu veya temsilcisi, yediemin, varsa bilirkişi ve diğer ilgililerce imzalanması, ayrıca bir örneğinin borçluya bırakılması gerekmektedir.

 

Haciz gıyapta yapılmışsa kolluk kuvvetlerinden veya haciz mahallinde bulunan komşulardan iki kişi bulundurulur. Gıyaben yapılan hacizler borçluya ayrıca tebliğ edilir. Borçlu süre isterse, haciz yine yapılır ancak borcu ödemesi için  üç gün süre  verilebilir.

 

Kıymetli maden, mücevher, ticari senet, hisse senedi, tahvil gibi icra memurunun kendi imkanları ile taşıması mümkün olan menkul mallar, kaybolmamaları ve değiştirilmemelerini sağlayacak önlemler alınarak üniteye getirilerek ünite muhasebe servisine tutanakla teslim edilir.

 

Haciz güneş battıktan doğuncaya kadar ve tatil günlerinde yapılmaz. Ancak, özellikle tatilde ve geceleri açık olan yerlerde her türlü haciz yapılabilir. Malın kaçırılma riski varsa haciz gece de yapılabilir. Haciz işlemi gündüz başlamış ve bitmemiş ise bitinceye kadar (gece de olsa) devam edilir.

1.7. Üçüncü kişilerdeki menkul malların, alacak ve hakların haczi

6183 sayılı Kanunun 79 uncu  maddesinde “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

 

Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de  tebliğ edilebilir.  Haciz bildirisi bankanın genel

müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.

 

Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.

Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın %10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına hükmedilir.

Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.

Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.

Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır.” hükmü yer almıştır.

6183 sayılı Kanunun bu hükmüne göre yürütülecek işlemler aşağıda açıklanmıştır.

1.7.1. Borçlunun üçüncü şahıslardaki menkul malları ile alacak ve haklarının haczi

6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre, hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan yani devir ve temlik edilmedikçe  üçüncü şahıstan başkasına intikali mümkün olmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira, vesaire  (intifa hakkı, şirket hissesi, tereke hissesi gibi)  her türlü haklar ve  icra memurlarınca fiilen haciz  tutanağı düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurum ve kuruluşlar ile diğer şahıslara haciz bildirisinin tebliği suretiyle yapılması gerekmektedir.

Kurum üniteleri tarafından tebliğ edilecek haciz bildirilerinde; üçüncü şahısların bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve Kurum borçlusuna yapılacak ödemenin

geçersiz sayılacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak Kurumun ilgili ünitesine teslim edeceği ve malın Kurum borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde Kurum borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı hususları ile 79 uncu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerinin üçüncü şahıslara bildirilmesi gerekmektedir.

Haciz bildirilerinin tebliğ işlemleri, 6183 sayılı Kanunun 8 inci maddesi uyarınca  posta yoluyla,  gerekli görülen hallerde memur eliyle yapılacaktır.

Öte yandan, haciz bildirilerinin posta yerine elektronik ortamda yapılması  ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilmesine ilişkin uygulamanın usul ve esasları  daha sonra açıklanacaktır.

1.7.2. Üçüncü şahısların haciz bildirilerine karşı Kuruma itirazları

6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre gönderilen haciz bildirisini alan üçüncü şahısların (gerçek ve tüzel kişiler ile kurumlar) Kurum borçlusuna borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiaları var ise, haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine yazılı olarak itiraz etmek zorunda olup, bu zorunluluğu yerine getirmemeleri halinde mal ellerinde ve borç zimmetlerinde sayılarak haklarında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Bununla birlikte, üçüncü şahısların kendilerine tebliğ edilen haciz bildirilerine karşılık Kurumun ilgili ünitesine yazılı olarak verecekleri cevapları (itirazları), elden teslim etmeleri ya da taahhütlü posta yoluyla göndermeleri mümkün bulunmaktadır. Üçüncü şahıslara tanınan 7 günlük cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslim edilmesi ya da adi posta ile gönderilmesi halinde Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihin, taahhütlü postayla gönderilmesi halinde ise postaya verildiği tarihin esas alınması gerekmektedir.

1.7.3. Üçüncü şahısların 7 günlük süre geçtikten sonra itirazda bulunmaları

Kanunda belirtilen 7 günlük sürede alacaklı Kurum ünitesine itirazda bulunmamaları nedeniyle “mal elinde ve borç zimmetinde” sayılarak borçlu duruma düşen üçüncü şahıslara, Kurum borçlusuna borçlu olmadıklarının tespiti için haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden itibaren bir yıl içinde yetkili mahkemelerde menfi tespit davası açma ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla Kurum borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etme imkanı da bulunmaktadır.

6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında; “… Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir  …” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, üçüncü şahıslarca Kurum borçlusuna borçlu olmadığı veya malın elinde bulunmadığının ispatı amacıyla  borçlu ve Kurum aleyhine menfi tespit davası açılması, bu şahıslar hakkında sürdürülen takibin durdurulması için yeterli olmayıp, bu konuda ayrıca mahkemenin takibin durdurulmasına ilişkin karar vermiş olması gerekmektedir.

6183 sayılı Kanunun 79 uncu madde hükmüne göre, itiraza konu haciz bildirisinde yer alan takibe konu toplam borç miktarını karşılayacak nitelikte 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türde bir teminatın Kurumun alacaklı ünitesine verilmesi ve haciz kağıtlarına istinaden haczedilmesi gerekmektedir.

Üçüncü şahıslarca açılan menfi tespit davaları üzerine mahkemece yeterli teminat gösterilmek kaydıyla takibin durdurulmasına karar verildiği halde, teminat gösterilmemiş olması ya da gösterilen teminatın takip konusu alacağı karşılamaması halinde üçüncü şahıslar hakkında icra takip işlemlerine devam edilecektir. Dava konusu tutarı karşılayacak nitelikte teminat gösterdiğini iddia eden üçüncü şahsın, bu iddiasını takip işlemini durduran mahkemeye intikal ettirmesi ve gösterilen teminatların borcu karşılayıp karşılamadığına ilgili mahkemece karar verilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan mahkemelerce teminat aranmaksızın veya yeterli teminat alınmaksızın takibin durdurulmasına karar verilmesi halinde;

teminat verilerek takibin durdurulması Kanun hükmü olduğundan, mahkemenin bu yönde vermiş olduğu karara mahkeme nezdinde itiraz edilmesi ve yapılan itiraz sonucunda mahkemece bu defa verilecek karar gereğince işlem yapılması gerekmektedir.

Yine anılan maddede, açılan menfi tespit davası sonucunda haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, mahkemece haksız çıktığı tutarın %10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına hükmedileceği belirtildiğinden, mahkeme kararlarında inkar tazminatına hükmedilmemiş olması halinde, kararın temyizini teminen durum hukuk servislerine intikal ettirilecektir.

1.7.4. Üçüncü şahıslar hakkında yürütülecek takip işlemleri

6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre, Kurum borçlusu sayılan üçüncü şahıslar hakkında takip işlemlerine aynı Kanun hükümlerine göre tanzim edilecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacaktır.

Üçüncü şahıslarca; ödeme emrinin iptali veya menfi tespit davası açılması halinde mahkemece takibin durdurulmasına karar verilmediği  sürece icra takip işlemine devam edilecektir.

Tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı açılan davaların aleyhlerine sonuçlanması durumunda, 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesine göre hesaplanacak haksız çıkma zammının da üçüncü şahıslardan tahsil edilmesi gerekmektedir.

Ancak, ödeme emrine karşı dava açmakla birlikte aynı zamanda menfi tespit davası da açan üçüncü şahısların, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması ya da asıl Kurum borçlusunun takibe konu Kurum alacağını tamamen ödemiş olması hallerinde 58 inci madde hükmüne göre ayrıca haksız çıkma zammı alınmayacaktır.

Diğer taraftan, üçüncü şahıslar hakkında sürdürülen icra takip işlemlerinin durdurulmasına ilişkin yargı kararları, asıl borçlu hakkında sürdürülen icra takip işlemlerini durdurmayacaktır.

1.7.5. Üçüncü şahısların 7 günlük süre içinde itiraz etmeleri karşısında Kurumca yapılacak işlemler

Madde hükmüne göre, kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı Kurum ünitesine itiraz etmesi halinde, alacaklı Kurum ünitesi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilecektir.

Buna göre, gerek Kurum, gerekse diğer Kurumların denetim ve kontrol memurlarınca üçüncü şahısların itirazının yerinde olmadığına yönelik ispat edici bilgi ve belgelerin tespit edilmesi halinde, üçüncü şahısların itirazının iptali için bir yıllık süre içinde dava açılmasını teminen konu hukuk servislerine intikal ettirilecektir.

Kurumca üçüncü şahısların yaptığı itirazın iptali amacıyla açılan davanın kabul edilmesi halinde, üçüncü şahsın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılması ve hükmedilen tutarın üçüncü şahıstan takip ve tahsiline 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır.

İcra takibine konu Kurum alacağının asıl borçludan tahsil edilmiş olması halinde, bu konuda hukuk servislerine bilgi verilecektir.

6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre, üçüncü şahıslar nezdinde yapılan takip sırasında haczedilen menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde hacze konu malın değerinin ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda, üçüncü şahıs hakkında yapılacak takibin mal bedeli ile sınırlı tutulması gerekmektedir.

 

1.7.6. Bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilecek haciz  bildirileri

6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinde, alacaklı amme idarelerince bu Kanun kapsamında düzenlenen haciz bildirilerinin, amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi, Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği, haciz bildirisinin bankanın genel müdürlüğüne tebliğ edilmiş olması halinde tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğünün bankanın genel müdürlüğüne ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, takip konusu alacağın fer’ileri ile birlikte 50.000 TL ve üzerinde olması halinde, bankaları nezdindeki hak, alacak ve mevduatlarının haczini teminen düzenlenen haciz bildirilerinin doğrudan bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilmesi uygun görülmüştür.

Bu kapsamda, borç aslı ve fer’ileri  toplamı 50.000 TL ve üzerinde olan alacaklarımız için, bankaların genel müdürlüklerine gönderilecek haciz bildirilerinin borç türü ayrımına gidilmeksizin, borçlunun o ünitede işlem gören tüm işyerlerinden kaynaklanan borç aslı ve fer’ilerinin toplamı esas alınmak suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir.

Ayrıca, bankaların genel müdürlüklerine gönderilecek haciz bildirisine konu alacağın borç aslı ve fer’ileri  toplamının 50.000 TL ve üzerinde olup olmadığına dikkat edilmesi, şayet birden fazla icra takip dosyası mevcut ise tevhit tutanağı (Ek: 10) düzenlenerek ilk açılan icra takip dosyasında birleştirilmesi ve icra takip dosyasının tevhitli olduğunun belirtilmesi, haciz bildirilerinin banka genel müdürlüklerine 7 günlük süre içinde cevap verilmesini engelleyecek şekilde topluca gönderilmemesi gerekmektedir.

Öte yandan, 6183 sayılı Kanunun 13 ve 62 nci maddelerine dayanılarak uygulanacak haciz ve ihtiyati hacizlere yönelik düzenlenen haciz bildirilerine konu Kurum alacağı toplamı fer’ileriyle birlikte 50.000 TL’nin altında ise Kurum borçlusunun hak ve alacaklarının bulunduğu banka şubelerine doğrudan veya niyabeten diğer sosyal güvenlik il müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezleri aracılığı ile  tebliğ edilecektir.

 

1.7.7. Üçüncü kişiler nezdinde haczedilen hak ve alacakların Kurum hesaplarına aktarılması

Kendilerine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü kişiler nezdinde borçlunun hak ve alacağının bulunması halinde, bu kişiler söz konusu hak ve alacakları Kuruma derhal aktarmakla yükümlüdürler.

 

Bazı hallerde üçüncü kişiler tarafından, hak ve alacak üzerine Kurum haczinin işlendiği, bloke edildiği ya da hak ve alacağın tahakkuk etmesine karşın ödemesinin ileriki bir tarihte yapılacağı gibi nedenler belirtilerek bu hak ve alacaklar Kuruma ödenmemektedir.

 

Bu durumda, üçüncü kişiler ile her türlü iletişim araçları kullanılmak suretiyle  irtibata geçilerek haczedilmiş olan hak ve alacağın Kurum hesaplarına aktarılması, ayrıca haciz bildirisinde belirtilen  tutar kadar haczimizin devam ettiği, bundan böyle yazımız beklenilmeden hak ve alacakların derhal Kurum hesaplarına aktarılması gerektiği hususu kendilerine bildirilecektir.

1.8. Gayrimenkul malların haczi

Her türlü gayrimenkul haczinin tapu kayıtlarının tutulduğu ilgili tapu sicil müdürlüklerine haciz bildirisi gönderilmek suretiyle yapılması gerekmektedir. Sicil kayıtları tutulan gemi ve uçakların haczi de sicil kayıtlarının tutulduğu ilgili idarelere haciz bildirileri gönderilmek suretiyle yapılacaktır.

1.9. Haczedilemeyecek mallar

1) 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları, iştirakleri ve mahalli idarelerin malları hariç olmak üzere Devlet malları ile hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar.

2) Borçlunun şahsı ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile, borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası,

3) Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,

4) Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve taşıtları ve diğer teferruat ve tarım aletleri; çiftçi değilse sanat ve mesleği için gerekli olan alet ve edevatı ve kitapları; arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük taşıt sahiplerinin ancak geçimlerini sağlayan taşıt vasıtaları,

5) Borçlu veya ailesinin geçimleri için gerekli ise, borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve yataklıkları,

6) Borçlu ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ile;

a) Borçlu çiftçi ise ayrıca gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu,

b) Borçlu bağ, bahçe veya meyve ve sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan bağ, bahçe ve bu işler için gerekli bulunan alet ve edevatı, malzemesi ve fide ve tohumluğu,

c) Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan miktarda hayvan ile bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,

7) Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emekli aylıkları ile, bu kabil kimselerin dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış ikramiyeleri,

8) Bir yardım sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan aylıklar,

9) Vücut ve sağlık üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisi veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi gereken paralar,

10) Askerlik malullerine, şehit yetimlerine verilen harb malullüğü zammı ile, 1485 sayılı Kanun gereğince verilen tekel beyiyeleri,

11) Borçlunun haline münasip evi, ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir,

12) Harcırah Kanununa göre yapılan ödemeler,

13) 2022 sayılı Kanun uyarınca bağlanan aylıklar.

1.10. Kısmen haczedilebilenler

Gelirler, aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları tarafından bağlanan gelirler kısmen haczedilebilir.

Haczolunacak miktar bunların üçte birinden çok, dörtte birinden az olamaz. Asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin onda birinden fazlası haczedilemez.

1.11. Kurumca ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczi

5510 sayılı Kanunun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesine göre takip ve tahsili gereken Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarından dolayı, Kurumca bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin  haczi mümkündür.

Diğer taraftan, damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı borçları  Kurumca 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmekle birlikte bu borçlar Kurum alacağı olmadığından ve  özel  kanunlarında  tahsili  hususunda   5510   sayılı  Kanunun   88  inci maddesine de  atıf

yapılmadığından bu borçlardan dolayı Kurumca bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin  haczi mümkün bulunmamaktadır.

1.12. Fazlaya ilişkin hacizler

Kurumun süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı  Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer hükümleri uygulanmaktadır.

Bu doğrultuda kanuni süresinde ödenmeyen Kurum alacağının tahsili için anılan Kanunun ilgili maddeleri uyarınca borçlunun her türlü menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve alacakları üzerine haciz uygulanmaktadır.

6183 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasında; borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayri menkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı,

Dördüncü fıkrasında; ancak, haczolunan gayrimenkul artırmaya çıkarılmadan, borçlu borcun itfasına yetecek menkul veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse gayrimenkul üzerindeki haciz baki kalmak üzere gösterilen menkul veya alacağın da haczolunacağı,

Son fıkrasında ise, tahsil dairesinin alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmeye mükellef olduğu,

Kanunun 73 üncü maddesinde; borçlunun alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli mallarda tasarrufta bulunamayacağı, haczi koyan tahsil dairesinin buna aykırı hareketin cezaya mucip olduğunu borçluya ihtar edeceği,

Kanunun 90 ıncı maddesinde ise; gayrimenkullerin satış komisyonlarınca açık artırma ile satılacağı,

91 inci maddesinde ise; satışa çıkarılacak gayrimenkullere bilirkişinin mütalaası alınmak suretiyle satış komisyonu tarafından rayiç değer biçileceği,

hükümleri yer almıştır.

6183 sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre, borçlunun mal bildiriminde gösterilen malların haciz bakımından bir önceliği veya ayrıcalığı bulunmadığı gibi, menkul ve gayrimenkul mallarla, alacak ve haklardan hangilerinin haczedileceği konusunda Kanunda bir hüküm bulunmadığından tahsil dairesi lüzumlu gördüğü malları haczedebilecek olmakla birlikte, haczin amacının kamu (Kurum) alacağının tahsilinin sağlanması olduğu göz önünde bulundurularak, yapılacak haciz işlemlerinde borçlunun borçlarına yetecek miktarda mallarına haciz uygulanması ile yetinilmesine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte; uygulamada, özellikle gayrimenkul hacizlerinde borçluların (işverenlerin) hacze konu olabilecek gayrimenkullerinin değer tespitinin önceden yapılabilmesi mümkün olmadığından, ünitelerimizce tapu sicil müdürlüklerine gönderilen haciz bildirilerine istinaden borçlu adına kayıtlı tüm gayrimenkuller üzerine haciz tatbik edilmekte,  bu  durumda, bazen borçluların Kuruma olan borcuna yetecek miktardan çok daha fazla mal varlığı üzerine haciz konulduğundan, borçlularca borcundan fazla tutarda mal varlığı üzerine haciz konulduğu gerekçesiyle, fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması talep edilmektedir.

Yine uygulamada, borçlularca 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre taksit talebinde bulunulması halinde, taksitlendirme işleminin yapılmasını müteakip teminat olarak gösterilen başkaca bir mal varlığı üzerine yahut Kurum alacağının tahsilini tehlikeye düşürmeyecek ve Kurum alacağını karşılayacak tutarda mahcuz (üzerine haciz konulmuş) mal varlığı üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla fazlaya ilişkin diğer mallar üzerindeki hacizler anılan madde hükmüne istinaden kaldırılmaktadır.

Yönetim Kurulumuzun 22/4/2010 tarihli ve 2010/6 sayılı kararıyla fazlaya ilişkin hacizlerle ilgili olarak; “Kurum alacaklarının tahsili amacıyla işverenlerin gayrimenkul mal varlıkları üzerine borç tutarının çok üzerinde haciz işlemi uygulanması ve borçlularca 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiası ile fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizlerinin kaldırılması talebinde bulunulması halinde;

1) İl özel idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı kuruluşların Kurumumuza olan borçlarından dolayı daha fazla tutarda gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu durumlarda, söz konusu idarelerin borçlarına karşılık genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı  üzerinden ayrılan paylarından kesinti yapıldığı hususu da nazara alınarak, Kurumumuza olan (icraya intikal eden ve etmeyen tüm borçlar) toplam borçları tutarında,

2) Bunların dışında kalan işverenlerin, Kurumumuza olan (icraya intikal eden etmeyen tüm borçlar) toplam borç miktarının en fazla iki katına kadar olan tutarda,

gayrimenkul haczinin baki tutularak, bu tutarlar üzerindeki fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizlerinin, ünitelerimizin “Gayrimenkul Satış Komisyonları” tarafından değerlendirilerek kaldırılması,” uygun görülmüştür.

Bu bakımdan, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Kurum alacaklarının tahsili amacıyla borçluların gayrimenkul mal varlıkları üzerine borç tutarının çok üzerinde faaliyetine engel olacak şekilde haciz işlemi uygulanmış ise, söz konusu hacizlerin kaldırılması hususunda aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde işlem yapılması, gerekmektedir.

1.12.1. Fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması taleplerinin değerlendirilmesi

a) İl özel idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı kuruluşların taleplerinin değerlendirilmesi;

Bilindiği gibi, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanunun değişik 7 nci maddesine istinaden çıkarılan ve 19/3/2010 tarihli ve 27526 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Büyükşehir Belediyeleri, İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarının Borçlarına Karşılık Genel Bütçe Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Ayrılacak Paylardan Yapılacak Kesintilere İlişkin Esaslar”a göre alınan 15/3/2010 tarihli ve 2010/238 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca; büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri, belediyeler ve bunların bağlı kuruluşlarının Kurumumuza 1/3/2010  tarihine kadar tahakkuk eden borçlarının genel bütçe gelirleri tahsilatı üzerinden ayrılan paylardan kesinti yapılması suretiyle tahsili  için ilgisine göre İller Bankası ya da Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğüne bildirilmiştir. Yine 1/3/2010 tarihinden sonra tahakkuk edecek borçlar için de gerekli kesintilerin yapılarak Kurumumuza aktarılması için ilgili Kurumlara  her iki ayda bir bildirim yapılacaktır.

Bu bakımdan, il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı kuruluşların Kurumumuza olan borçlarından dolayı fazla tutarda gayrimenkulleri üzerine haciz  konulduğu  ve  taksitlendirme  talebinde  bulunmadan  fazlaya  ilişkin  haciz  kaldırma talebinde bulunulması halinde, söz konusu idarelerin borçlarına karşılık genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı üzerinden ayrılan paylarından kesinti yapıldığı hususu da dikkate alınarak Kurumumuza olan (borç türü ayrımı yapılmaksızın icraya intikal eden ve etmeyen tüm borçlar) toplam borç tutarı kadar hacizleri baki tutularak diğer gayrimenkuller üzerine konulan hacizler, ünitelerimizin gayrimenkul satış komisyonlarınca kaldırılabilecektir.

Örnek-1: A Belediyesinin Kurumumuza prim, işsizlik sigortası primi, gecikme cezası ve gecikme zammından oluşan toplam 850.000 TL borcu olduğu varsayıldığında, söz konusu Belediyenin 1.000.000 TL değerindeki arsası ile 2.000.000 TL değerindeki iş hanı haczedilmiş ve belediye taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş ise, Belediyenin borcu kadar 1.000.000 TL değerindeki arsa üzerindeki haciz baki tutularak 2.000.000 TL değerindeki iş hanı üzerindeki haczin kaldırılması mümkün olabilecektir.

Ancak, 1.000.000 TL değerindeki arsa üzerinde vergi dairesinin 750.000 TL tutarında haczinin bulunması halinde söz konusu arsa üzerinde alacağımızı tehlikeye düşürecek başka idarelerin hacizleri olduğundan, iş hanı üzerindeki haciz baki tutularak arsa üzerindeki haczin kaldırılması mümkün olabilecektir.

b) İl özel idareleri, büyükşehir belediyeleri, belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşların dışında kalan borçluların taleplerinin değerlendirilmesi;

Söz konusu borçluların Kurumumuza olan borçlarından dolayı tüm gayrimenkulleri haczedilmiş ve taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması talep edilmiş ise borç tutarının en fazla iki katı tutarında gayrimenkul haczi baki tutularak, bu tutar üzerinden fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizleri borçluların talebi üzerine gayrimenkul satış komisyonları tarafından kaldırılabilecektir.

Örnek-2: DK Ltd. Şti’nin Kurumumuza prim, idari para cezası, işsizlik sigortası primi, gecikme cezası ve gecikme zamlarından oluşan toplam 1.250.000 TL borcu olduğunu varsayalım.

Anılan şirketin 500.000 TL değerinde 2 adet apartman dairesi, 1.000.000 TL tutarında bir arsasının ve üzerinde yaklaşık 2.000.000 TL tutarında takyidatı olan 5.000.000 TL değerinde fabrika binasının bulunduğunu varsayalım.

Bu durumda, borçlu şirketçe fabrika üzerindeki haczin baki tutularak diğer arsa ve daireler üzerindeki hacizlerimizin kaldırılması talep edilmiş olsa dahi, şirketin talebi dikkate alınmaksızın üzerinde ipotek ve haciz bulunmayan nakde çevrilmesi kolay gayrimenkullerin diğer nitelikleri de dikkate alınmak suretiyle 2 adet apartman dairesi ve arsa üzerindeki haczimiz baki tutularak fabrika binası bulunan gayrimenkul üzerindeki haczin kaldırılması mümkün bulunmaktadır.

1.12.2. Fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması taleplerinin gayrimenkul satış komisyonlarınca değerlendirilmesi ve dikkate alınacak hususlar

Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğin “Satış Komisyonları” başlıklı 21 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Kurumca mahcuz menkul ve gayrimenkullerin satış işlemlerini yapmak üzere satış komisyonları ve satış birimleri kurulur.

Dördüncü fıkrasında ise, gayrimenkul satış komisyonu; sosyal güvenlik il müdürü veya yetki vereceği il müdür yardımcısı ya da ilgili sosyal güvenlik merkez müdürünün başkanlığında, varsa avukat ve satış işlemlerinden sorumlu servis şefi veya yetkili memuru, icra memuru ve ünite amirinin görevlendireceği bir memurdan oluşur.”

hükmü yer almaktadır.

Buna göre, Kurum alacaklarının tahsili amacıyla borçluların gayrimenkul mal varlıklarına borç tutarının çok üzerinde haciz işlemi uygulanması ve borçlularca 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiası ile fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizlerinin kaldırılması talebinde bulunulması halinde hacizlerin kaldırılıp kaldırılmayacağı veya hangi hacizlerin kaldırılacağı hususu gayrimenkul satış komisyonları tarafından değerlendirilip karara bağlanacaktır.

a) Borçlularca, Kurumumuza olan mevcut borçlarından daha fazla tutarda gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu iddiasıyla, fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılmasına ilişkin bir talepte bulunulması halinde, gayrimenkul satış komisyonlarınca öncelikle borçluların haczedilmiş olan gayrimenkullerinin değer tespitleri bu Genelgenin üçüncü bölümünde belirtildiği şekilde tespit edilecektir.

b) Yine, gayrimenkul satış komisyonu tarafından verilecek karara esas olması bakımından, borçluların haczedilmiş gayrimenkullerinin güncel tapu takyidat (ipotek, haciz, tedbir vb. kayıt ve sınırlamalar) bilgileri tapu sicil müdürlüklerinden istenecektir.

c) Kurum tarafından haczedilmiş olan gayrimenkullerin değerleri ve tapu takyidat bilgilerine göre, şayet haczedilmiş gayrimenkullerin değeri, güncel (icraya intikal eden ve etmeyen tüm borçlar)  borç tutarının altında olması veya gayrimenkullerin değerinin güncel borç tutarının üzerinde olmakla birlikte takyidatlardan dolayı Kurum alacağının tahsilinin güç veya tehlikeye düşeceğine kanaat getirilmesi halinde, başka bir incelemeye gerek kalmaksızın satış komisyonu tarafından borçluların bu talebi reddedilecektir.

d) Kurum tarafından haczedilen gayrimenkullerin değerleri ve tapu bilgilerine göre gayrimenkul satış komisyonları borçluların haczin kaldırılmasını talep ettiği gayrimenkullerle bağlı kalmaksızın öncelikle hacizli gayrimenkuller içerisinden durumu ve konumu, satılma kabiliyeti, hukuki durumu gibi hususları da göz önünde bulundurarak ve satılması en kolay olmasına dikkat edilerek Kurum alacağının tahsilinin en kolay sağlanabileceği nitelikteki gayrimenkuller üzerindeki hacizler baki tutularak, diğer gayrimenkuller üzerindeki hacizler kaldırılabilecektir.

e) Borçluların borcundan dolayı hem menkul mallarına, hem de gayrimenkul mallarına haciz konulmuş ve borçlu tarafından menkul mallar üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla fazlaya ilişkin olduğu iddiası ile gayrimenkul mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının talep edilmesi veya borçlular tarafından gayrimenkul mallar üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla fazlaya ilişkin olduğu iddiası ile menkul mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının talep edilmesi halinde, gayrimenkul satış komisyonları tarafından bu talepler kabul edilmeyecektir.

1.12.3. Diğer hususlar

Haciz işleminin amacı; Kurum alacağının teminat altına alınması ve kamu (Kurum) alacağının tahsilinin sağlanması olduğundan, haciz işlemlerinin sonuçsuz kalmaması için bu gibi durumlarda (borçlunun fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiasına sebebiyet verilmeden), bu Genelgede belirtilen sürelerde satış işlemlerine başlanılması göz önünde bulundurularak, Kurum alacağının tahsilini teminen öncelikle satışı en kolay olan menkul malların (gerekirse gayrimenkullerin) satış işlemine başlanılacak ve satış işlemlerinin neticesinde Kurum alacağının tahsil edilmesini müteakip, borçlunun varsa diğer menkul ve gayrimenkulleri üzerindeki hacizler kaldırılacaktır.

Ayrıca, borçluların yalnızca menkul malları haczedildiğinde, fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiası ile söz konusu hacizlerin kaldırılmasının talep edilmesi halinde, yukarıda açıklanan esaslara göre işlem yapılmayacaktır.

1.13. İstihkak iddiaları

Hacze karşı istihkak iddiaları, 6183 sayılı Kanunun “Borçlu elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 66 ncı ve “Üçüncü şahıs elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 67 nci maddesinde, diğer hükümler ise 68 inci maddesinde düzenlenmiştir.

Borçlu, üçüncü şahıs ya da alacaklı Kurum ünitelerince anılan maddelere göre açılacak istihkak davalarının 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesi hükmüne göre Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinde açılması gerekmektedir.

İstihkak davalarının açılması icra takibini durdurmamaktadır. Davacı takibin durdurulmasını veya ertelenmesini mahkemeden talep edebilir. Davaya bakan mahkeme tarafından mevcut delillerin mahiyetine göre ve muhtemel zararlara karşı yeterli teminat alınmak suretiyle takibin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verebilir.

İstihkak davası üzerine, takibin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verilir ve neticede dava reddedilirse, davanın konusunu oluşturan hacizli malın değerinin %10’u tutarında tazminata hükmolunur. Mahkeme kararlarında gerekli şartlar olduğu halde, %10 tazminata hükmedilmemiş olması halinde temyiz yoluna başvurulması gerekmektedir.

Mahkemece hükmolunan tazminatın takip ve tahsiline, 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır. Bu tazminata, süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı tatbik edilmeyecektir.

1.14. Alacaklı amme idareleri arasında hacze iştirak

6183 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde, her amme idaresinin diğer amme idareleri tarafından yapılan hacizlere, alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olmak şartıyla haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebileceği düzenlenmiştir.

Amme idareleri arasında hacze iştirak edilmesi halinde hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak tarihi sırasıyla alacaklarına mahsup edilmek üzere hacze iştirak eden diğer dairelere ödenir.

←SGK 2011/53 Genelgesi  Önceki Sayfa———————————————————————-SGK 2011/53 Genelgesi  Sonraki Sayfa

———————————————————————————————————————————————————————————–

(*) T.C.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü
GenelgeTarihi:21/06/2011
Sayı  : B.13.2.SGK.0.010.06-010.06.02
Konu: İcra takip haciz ve satış işlemleri
GENELGE 2011/53


Ayrıca Bakınız...

İŞYERİNDE ÇALIŞMADIKLARINA DAİR BİLDİRİM TEBLİĞİ DEĞİŞİKLİĞİ

İSTİRAHATLİ OLAN SİGORTALILARIN İŞYERİNDE ÇALIŞMADIKLARINA DAİR BİLDİRİMİN İŞVERENLERCE SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA  GÖNDERİLMESİNE İLİŞKİN USUL VE …

Kanber Kılınç (a) Mesaj Yaz!



Lütfen, Bilgilerinizi Eksiksiz Yazınız! Gönder

Mesajınız Başarılı Olarak Gönderildi!