Tüzel kişi pay sahiplerinin yönetim kurulunda görev yapan temsilcileri, öncelikle yönetim kurulu üyesi oldukları anonim şirketin hak ve menfaatlerini gözetmekle yükümlü olmakla birlikte, bunların aynı zamanda temsil ettikleri tüzel kişinin hak ve menfaatlerini de kolladıkları, hatta birçok halde o tüzel kişinin direktifleri doğrultusunda hareket ettikleri bir gerçektir. Özellikle birden fazla grubun pay sahipliği şeklindeki veya yabancı sermayeli şirketlerde, bu duruma daha sık rastlanır.
Bu çerçevede, pay sahibi tüzel kişiyi temsilen yönetim kurulu üyeliği görevini yürütenlerin, TTK hükümleri kapsamında hukuki sorumluluk gerektiren fiil, eylem ve işlemlerden dolayı kendilerinin mi, yoksa temsil ettikleri tüzel kişinin mi sorumlu olacağı hususu öğretide tartışmalıdır. TTK’da ise bu konuda doğrudan veya dolaylı bir düzenleme bulunmamaktadır. Tüzel kişinin sorumlu tutulması gerektiğini savunanlar Borçlar Kanunu’nun 50. ve 55. maddeleri veya 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 50. maddesi çerçevesinde açıklama getirmektedir(8).
Uygulamada ise, tüzel kişinin temsilcisinin üye seçilmesi ile temsilcinin tüzel kişi ile arasındaki bağın kesildiği ve tüzel kişinin, temsilcisinin eylem ve kararlarından sorumlu tutulamayacağı kabul edilmektedir. Bu halde yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişilerin temsilcileri, diğer yönetim kurulu üyeleri gibi kusurlu davranışları nedeniyle ortaya çıkan zararlardan dolayı şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı sorumlu olmaktadır.
Nitekim TTK’nın 312. maddesinin gerekçesinde (Adliye Encümeni Mazbatası); tüzel kişinin ortak olsa bile yönetim kuruluna üye seçilemeyeceği ve fakat onun temsilcilerinden birinin seçilebileceği şeklindeki hükmün en önemli sonucunun, yönetim kurulu üyesi sıfatıyla ancak temsilcinin şahsen şirkete veya üçüncü kişilere karşı sorumlu olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla kanun koyucunun amacının temsilcinin fiil ve davranışlarından dolayı tüzel kişiyi sorumlu tutmamak olduğu sonucuna ulaşılabilmektedir.
Bazı şirketler ise tüzel kişilerin sorumluluğu ile ilgili mevzuattaki söz konusu boşluğu kullanmakta ve zayıf malvarlıklı temsilcilerinin arkasına gizlenmektedir. Bu durum ise adaletsizliği artırmakta, hukuka güveni sarsmakta ve hukuki gerçeğin göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bahsedilen olumsuzlukları, aşağıda yer verildiği üzere, TTK Tasarısında yer alan düzenlemeler giderici niteliktedir.
Diğer taraftan, kamu tüzel kişileri, şirket yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu sıfatla işledikleri fiil ve yaptıkları işlemlerden dolayı şirkete ve onun alacaklılarıyla pay sahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin ilgili kişiye rücu hakkı saklıdır.
İlgili Konular:
Adres:Rağıp Tüzün Mah.Taşkın Sok.No:20 Yenimahalle/ANKARA Tel:(+90 312) 344 98 22 Mail:[email protected]
Tüm hakları ©2009-2010 Kanber KILINÇ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir üzerinde saklıdır.