KOOPERATİF YÖNETİMİ KARARLARI İPTAL EDİLEBİLİR Mİ?

I- GİRİŞ

Ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan kooperatiflerde karar organı genel kurul, yürütme (icra) organı yönetim kurulu, denetim organı ise denetçilerdir. En az üç üyeden oluşan yönetim kurulu, kooperatif ortakları arasından genel kurulca en fazla dört yıl için seçilir. Kurul, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetlerini yönetmek ve onu temsil etmekle yükümlüdür.

Bir kurul organ olan yönetim kurulu, kooperatifin amacına ulaşabilmesi ve faaliyetlerini sürdürebilmesi için bir takım yazılı kararlar alır. Söz konusu kararlar, doğurduğu sonuçlar itibariyle, kooperatif tüzel kişiliği, ortaklar ve üçüncü kişiler açısından hukuki işlem niteliğindedir. Dolayısıyla, yönetim kurulunca alınan kimi kararların, ortakların veya üçüncü kişilerin menfaatlerini ihlal etmesi ihtimal dahilindedir. Bu çerçevede, belirtilen nitelikteki yönetim kurulu kararlarıyla ilgili olarak ne gibi işlemlerin yapılabileceği ve bu kararların iptalinin mümkün olup olmadığı hususu akla gelmektedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda(1) kooperatif yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin bazı düzenlemeler yapılmıştır.

Bu çalışmamızda, mevzuat hükümleri, yargı kararları ve doktrindeki görüşler çerçevesinde, kooperatif yönetim kurulu kararlarının hangi hallerde ve ne şekilde iptal edilebileceği üzerinde durulacaktır.

II- YÖNETİM KURULUNUN “ORTAKLIKTAN ÇIKARMAYA” İLİŞKİN KARARLARININ İPTALİ

Kooperatif ortakları, ana sözleşmede açıkça gösterilen sebeplerden dolayı ortaklıktan çıkarılabilir. Ortaklıktan çıkarma kararının genel kurul tarafından alınması esas olmakla birlikte, kooperatif ana sözleşmesi bu yetkiyi yönetim kuruluna bırakabilir (1163 sayılı Koop. K. md. 16). Zira, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nca hazırlanan örnek ana sözleşmelerde ortaklıktan çıkarmaya karar verme yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğu belirtilmiştir. Çıkarma kararı gerekçeli olarak karar defterine ve ortaklar defterine kaydedilir ve kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere on gün içinde notere tevdi edilir.

1163 sayılı Kanun’un 16. maddesinde, yönetim kurulunca alınan ortaklıktan çıkarma kararının tebliğinden itibaren “3 ay” içerisinde ortak tarafından kullanılabilecek iki seçimlik hak düzenlenmiştir. Buna göre, belirtilen süre zarfında kooperatif ortağı, genel kurula itiraz ederek yönetim kurulunca alınan çıkarma kararının kaldırılmasını talep edebileceği gibi, yönetim kurulu kararına karşı mahkemede “itiraz davası” da açabilir. Genel kurula yapılan itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ edilir. Genel kurula itiraz edilmesi halinde, söz konusu kararın iptali için artık dava açılamaz. Genel kurul ya itirazı yerinde bularak yönetim kurulu kararının kaldırılmasına (iptaline) karar verir ya da itirazı reddeder(2). Genel kurul, yönetim kurulunun çıkarma kararını iptal ederse, ortak hakkında çıkarma işlemi uygulanmaz. Ancak, genel kurul ortağın itirazını ret etmişse, çıkarma kararı artık genel kurul kararı haline gelir ve ortak şahsi nitelikteki genel kurul kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren “3 ay” içerisinde mahkemede bu kararın iptali için dava açabilir(3). Mahkeme, yönetim kurulunca alınan çıkarma kararının şekil şartlarına uygun olup olmadığını ve kararın haklı nedenlere dayanıp dayanmadığını araştırır. Ortaklıktan çıkarma kararı genel kurul veya mahkeme tarafından iptal edilirse, alınan karar geriye etkili bir karar olduğundan, çıkarma kararı alındığı tarihten itibaren ortadan kalkar ve hukuki açıdan karar hiç alınmamış gibi bir durum ortaya çıkarır.

Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları hukuken kesinleşir. Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz(4). Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Bahsi geçen üç aylık süre ortaklar açısından hak düşürücü süre olduğundan, mahkeme bu süreyi resen göz önünde bulundurur. 1163 sayılı Kanun’un 53. maddesindeki genel kurul kararlarına karşı bir aylık dava açma süresinin tek istisnası, ortaklıktan çıkarma kararlarına karşı açılacak davalardır. Üç aylık sürenin dolmasından sonra genel kurula itiraz edilemeyeceği gibi, iptal davası da açılamaz. Ancak bu süre, yönetim kurulu veya genel kurul kararının alındığı tarihten itibaren değil, söz konusu kararların ortağa tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İlgili ortak kendisi hakkında ihraç kararı alınan genel kurul toplantısına katılmış olsa dahi, kararın ortağa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi şarttır ve dava açmak için ortağın genel kurul kararına muhalefet şerhi koyması gerekli değildir. Bu bakımdan, hukuki ihtilafların ortaya çıkmaması adına, kooperatifçe çıkarma kararının kanun ve ana sözleşmede gösterilen usule uygun bir şekilde ortaklara tebliğ etmesi ve bunu ispatlayan belgelerin saklanması önemlidir. Ayrıca, yönetim kurulunca veya genel kurulca alınan çıkarma kararının, kanunda ve ana sözleşmede öngörülen toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alınmış olması da önem arz eden ayrı bir husustur.

Kanun’da öngörülmemekle birlikte, uygulamada genel kurul yönetim kurulunca alınan karara yapılan itirazı görüşerek, ortağa borcunu ödemesi için belli bir süre (atıfet mehli) verebilmekte ve çıkarma kararını ertelemektedir. Genel kurulca verilen süre içerisinde ortak borcunu yine ödemezse, çıkarma kararı kesinleşir. Böyle bir durumda ortak, çıkarma kararının kesinleştiğinin tebliğ edilmesinden itibaren üç ay içerisinde mahkemede dava açabilir.

Yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarılan bir ortak yönetim kurulu kararının iptali için hem genel kurula itiraz etmiş, hem de mahkemede dava açmışsa, mahkemelerin uygulamadaki yaklaşımı, genel kurulca verilecek kararın beklenmesi ve alınacak kararın ortağın aleyhine olması halinde davaya genel kurul kararının iptali olarak devam edilerek hüküm oluşturulması yönündedir.

Yönetim kurulunun ortaklıktan çıkarma kararı alabilmesi için konunun ana sözleşmede açıkça düzenlenmiş olması zorunludur. Ana sözleşmenin bu yetkiyi yönetim kuruluna bırakmaması veya açıkça genel kurula vermesi durumunda, yönetim kurulunun söz konusu yetkiyi kullanabilmesi mümkün değildir. Buna rağmen, yönetim kurulunca ortaklıktan çıkarma kararı alınırsa, Yargıtay kararlarına göre yetkisiz alınan bu karar yoklukla maluldür(5).

III- YÖNETİM KURULU TARAFINDAN ALINAN DİĞER KARARLARIN İPTALİ

A- GENEL KURULCA YÖNETİM KURULU KARARLARININ İPTAL EDİLMESİ

Kooperatiflerde dört ortaktan az olmamak üzere, ortakların en az onda biri tarafından genel kurul toplantısından en az yirmi gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme konulması zorunludur (Koop. K. md. 46/2). Dolayısıyla, söz konusu esaslar çerçevesinde kooperatif ortakları, yönetim kurulu kararlarının iptali hususunun gündeme alınmasını ve genel kurulda görüşülmesini sağlayabilir.

Gündeme bağlılık ilkesi gereğince, gündemde olmayan hususların genel kurulda görüşülmesi mümkün değildir. Ancak, 1163 sayılı Kanun’un 46. maddesinde 3476 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrasında, kooperatife kayıtlı ortakların(6) en az 1/10′unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce (divanın seçilmesi sonrasında) yazılı teklifte bulunması ve genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile anılan maddede gösterilen altı hususun (Hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, bilanço incelemesinin ve ibranın geriye bırakılması, çıkan veya çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması, genel kurulun yeni bir toplantıya çağrılması, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi, kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali) gündeme alınması mümkün hale gelmiştir. Görüldüğü üzere; kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali konusunun gündeme alınması yönündeki teklifin, genel kurula katılan ortakların yarıdan bir fazlası tarafından kabul edilmesi halinde, konunun genel kurulda görüşülmesi ve değerlendirilmesi gerekecektir. Yapılan görüşmeler sonrasında genel kurul toplantıya katılan ortakların salt çoğunluğu ile ya kararın iptaline ya da iptal talebinin reddine karar verecektir.

Kooperatifler Kanunu’nun 46. maddesindeki düzenleme bağlamında Yargıtay da, kooperatif ortaklığından çıkarma kararları dışında, yönetim kurulu kararları hakkında doğrudan doğruya iptal davası açılamayacağını, bu kararlar aleyhine ortakların ancak genel kurul nezdinde itirazda bulunulabileceğini ve kararların iptalinin istenebileceğini kabul etmektedir(7). Yönetim kurulu kararının iptali talebi genel kurul tarafından reddedilirse, 1163 sayılı Kanun’un 53. maddesi(8) uyarınca ortaklar genel kurul kararının iptali için dava açabilecektir. Belirtilen usule uygun davranmak dava şartlarından olan hukuki yararın bir gereğidir.

1163 sayılı Kanun’un 46. maddesinde düzenlenen yönetim kurulu kararlarının iptali dahil diğer hususların gerek teklifi, gerekse gündeme alınması için Kanun’da belirtilen teklif ve karar yeter sayısına ilişkin ana sözleşmeye ağırlaştırıcı veya hafifleştirici hükümler konulamayacağı gibi, gündeme madde ilave edilebilecek bahsi geçen hususlara kısıtlama getirici veya daha da genişletici hükümlerin konması da mümkün değildir(9).

B- MAHKEMECE YÖNETİM KURULU KARARLARININ İPTAL EDİLMESİ VEYA BUTLANINA KARAR VERİLMESİ

1- İptal Kararı

Kooperatiflerde yönetim kurulunun ortaklıktan çıkarma (ihraç) kararları dışındaki kararları aleyhine kural olarak iptal davası açılamaz ise de, yönetim kurulu kararlarının icra edilmesi sonucu bir ortağın kişisel olarak doğrudan doğruya zarar görmesi, ortaya konulan eylemin ortağın hukukunu ilgilendirmesi ve onun haklarını ortadan kaldırır nitelikte bulunması hallerinde, bu kuraldan ayrılma zorunluluğunun bulunduğu ve söz konusu yönetim kurulu kararları aleyhine doğrudan iptal davası açılabileceği Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki, Yüksek Mahkeme’nin bir kararında, 1163 sayılı Kanun’da ortağın ihracı dışındaki yönetim kurulu kararlarının iptalinin düzenlenmemiş olmasının, yönetim kurulunun diğer kararlarına karşı doğrudan doğruya zarar gören ortağın iptal davası açamayacağı biçiminde yorumlanamayacağı, aksi takdirde, sorunun genel kurula taşınması durumunda diğer ortakları doğrudan ilgilendirmediğinden hakkaniyete uygun olmayan bir kararın çıkmasının muhtemel olduğu belirtilmiştir(10). Bunun yanında, bir ortak kişisel haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle mahkemeden ilgili yönetim kurulu kararının iptalini isterse, ortağın söz konusu kararın kişisel haklarını ne şekilde ihlal ettiğini ispatlaması ve gerekli bilgi ve belgeleri mahkemeye sunması gereklidir.

Yargıtay, ortağa arsa payı ile orantısız bir şekilde daha az sayıda daire verilmesi(11), yönetim kurulunun konutların inşası bittikten sonra kura çekilmesini öngören ana sözleşmenin ilgili maddesine aykırı olarak inşaatlara başlanmadan kura çekimi kararı alması(12), kura çekim tutanağının ve dayanağı olan yönetim kurulu kararının hukuka aykırı olması(13), yapımına karar verilen tesislerin plan ve projeye aykırı olarak davacı konutlarının önünü kapatacak şekilde inşa edilmesi(14), kooperatifçe yapılan ihale ile satılan işyerlerinin devrinin yönetim kurulu kararı ile iptal edilmesi(15), ortağa teslim edilen konutun ayıplı olması ve tazminat talebinin kabul edilmemesi(16), yönetim kurulunun bir yönetim kurulu üyesini görevinden alması(17), kooperatife ortaklık başvurusunun reddedilmesi(18), tarım kredi kooperatifi temsilcisinin bölge birlik görevinin yönetim kurulu kararıyla sona erdirilmesi(19) gibi konularda ortağın kişisel haklarının ihlal edildiğine ve ortakların doğrudan dava açabileceklerine karar vermiştir.

2- Butlan Kararı

Gerek Kooperatifler Kanunu’nda gerekse Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu kararlarının butlanına (hükümsüzlüğüne) ilişkin bir düzenleme bulunmadığından, bu konuda genel hükümler uygulanır. Bir yönetim kurulu kararının unsurlarını, yani varlık koşullarını belirleyen kurucu nitelikteki hükümler mutlak emredici ve herhalde uyulması gerekli olan hükümlerdir. Mutlak emredici hükümler doğrudan doğruya kamu çıkarına ilişkin bulunan, uyulması ve uygulanması hiçbir suretle yönetim kurulu üyelerinin arzu ve takdirlerine bağlı olmayan hükümlerdir. Kooperatifler Kanunu’nda ve sair kanunlarda yer alan bu türden hükümlere aykırı bir şekilde alınan yönetim kurulu kararları, hiçbir hüküm ifade etmez(20). Bu kapsamda, Borçlar Kanunu’nun 19 ve 20. maddelerine göre konuları (içerikleri) bakımından imkansız veya emredici hukuk kurallarına aykırı olan yahut ahlak ve adaba aykırı bulunan yönetim kurulu kararları batıldır. Yargıtay(21), gerekli koşulların varlığı halinde, yönetim kurulu kararlarının “yokluk” veya “butlanının” tespiti için dava açılabileceğini kabul etmektedir.

Yönetim kurulunca özellikle toplantı ve karar nisaplarına uyulmadan veya yazılıp imzalanmadan alınan kararlar ile yetkisiz olarak alınan kararlar yok hükmündedir. Batıl sayılan bu nitelikteki yönetim kurulu kararlarının yokluğu ve butlanının tespiti ortaklar yanında, güncel menfaati ve hukuki yararı bulunan her ilgili tarafından belli bir süreye bağlı olmaksızın her zaman dava edilebilir veya defi yoluyla ileri sürülebilir. Batıl olan yönetim kurulu kararları baştan itibaren hükümsüz olup, sonradan geçerli hale getirilemez(22).

IV- SONUÇ

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda, Türk Ticaret Kanunu’ndan farklı olarak yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede, genel kurulun veya ana sözleşmenin yetkili kılması halinde yönetim kurulu, bir ortağı ana sözleşmede gösterilen sebeplerden dolayı ortaklıktan çıkartabilir. Ortak, yönetim kurulu kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde genel kurula itiraz edebileceği gibi mahkemede itiraz davası da açabilir. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. Ancak, itiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı dava açılabilir. Bu şekilde yönetim kurulunca alınan ortaklıktan çıkarmaya ilişkin karar, genel kurul ya da mahkeme tarafından iptal edilebilir.

1163 sayılı Kanun’un 46. maddesine göre kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/10′unun gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce yazılı teklifte bulunması ve genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali hususu gündeme alınabilir. Bahsi geçen konunun gündeme alınması durumunda, genel kurul yönetim kurulu kararını iptal eder veya talebi reddeder.

Kooperatiflerde yönetim kurulunun ortaklıktan çıkarma kararları dışındaki kararları aleyhine kural olarak iptal davası açılamaz ise de, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadına göre, yönetim kurulu kararlarının icra edilmesi sonucu bir ortak kişisel olarak doğrudan doğruya zarar görürse, yönetim kurulu kararının iptali için yargıya başvurulabilir. Öte yandan, konuları bakımından imkansız veya emredici hukuk kurallarına aykırı olan yahut ahlak ve adaba aykırı bulunan batıl nitelikteki yönetim kurulu kararları için herhangi bir süreye bağlı olmaksızın ortaklar dahil menfaati ihlal edilenler, ilgili yönetim kurulu kararının “yokluk” veya “butlanının” tespiti için dava açabilirler.

(1) 24.04.1969 tarih ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 10.05.1969 tarih ve 13195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve 10.08.1969 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

(2) Yönetim kurulunun ortaklıktan çıkarmaya ilişkin kararının iptali için genel kurula itiraz edilmesine karşın, itirazın genel kurul gündemine alınmaması veya karara bağlanmaması durumunda ortak, yönetim kurulu kararının iptali için dava açarak uyuşmazlığı yargıya taşıyabilir.

(3) Cafer Tayyar ÇÖKLÜ, Uygulamada Yapı Kooperatifleri, 4. Baskı, İstanbul 2001, Omaş Ofset, s. 106

(4) 1163 sayılı Kanun’un 16/5. maddesindeki, “Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz.” hükme aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri, aynı Kanun’un Ek 2. maddesine göre üç aydan iki yıla kadar hapis ve elli günden beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar.

(5) Yrg. 11. HD.’nin, 20.12.2001 tarih ve E.2001/6907, K.2001/10004 sayılı Kararı.

(6) Dikkat edilmesi gereken husus, teklifte bulunacak ortak sayısının, genel kurulda bulunan ortak sayısına göre değil, genel kurula katılma hakkına sahip ve kooperatife kayıtlı ortak sayısına göre belirlenmesidir.

(7) Yrg. 11. HD.’nin, 17.06.2002 tarih ve E.2002/4308, K.2002/6162 sayılı; 16.10.2000 tarih ve E.2000/6827, K.2000/7983 sayılı; 18.09.1995 tarih ve E.1995/5195, K.1995/6430 sayılı Kararları.

(8) 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi; “Aşağıda yazılı kimseler kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler.

1. Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmeyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri,

2. Yönetim Kurulu,

3. Kararların yerine getirilmesi yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri,” şeklindedir.

(9) Ahmet KURTALAN, Kooperatifler Kanunu ve Açıklaması, 5. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara 2007, s.298

(10) Yrg. 11. HD.’nin, 17.09.2002 tarih ve E.2002/7111, K.2002/7779 sayılı Kararı.

(11) Yrg. 11. HD.’nin, 21.01.2002 tarih ve E.2001/8094, K.2002/345 sayılı Kararı.

(12) Yrg. 11. HD.’nin, 17.02.2003 tarih ve E.2002/8771, K.2003/1183 sayılı Kararı.

(13) Yrg. 11. HD.’nin, 07.02.2005 tarih ve E.2004/4188, K.2005/744 sayılı Kararı.

(14) Yrg. 11. HD.’nin, 17.09.2002 tarih ve E.2002/7111, K.2002/7779 sayılı Kararı.

(15) Yrg. 11. HD.’nin, 09.07.2007 tarih ve E.2006/7467, K.2007/10413 sayılı Kararı.

(16) Yrg. 11. HD.’nin, 15.04.2004 tarih ve E.2003/9125, K.2004/4045 sayılı Kararı.

(17) Yrg. 11. HD.’nin, 03.05.2004 tarih ve E.2003/10996, K.2004/4850 sayılı; 16.09.2004 tarih E.2003/13813, K.2004/8319 sayılı; 28.01.1999 tarih ve E.1998/8236, K.1999/201 sayılı Kararları.

(18) Yrg. 11. HD.’nin, 20.04.2006 tarih ve E.2005/4763, K.2006/4366 sayılı Kararı.

(19) Yrg. 11. HD.’nin, 17.09.2001 tarih ve E.2001/4164, K.2001/6822 sayılı; 13.02.2006 tarih ve E.2005/1669, K.2006/1321 sayılı Kararları.

(20) Erdoğan MOROĞLU, TTK’ya Göre Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Beta Yayınları, İstanbul 2004, s.128

(21) Yrg. 11. HD.’nin, 18.11.1986 tarih ve E.1986/5217, K.1986/6053 sayılı; 28.11.1985 tarih ve E.1985/5890, K.1985/7155 sayılı; 28.02.1979 tarih ve E.1979/907, K.1979/931 sayılı Kararları.

(22) ÇÖKLÜ, age, s. 321

İlgili Konular:

  1. ANONİM ŞİRKETLER VE YARGI KARARLARI
  2. KOOPERATİF GAYRİMENKULU SATILIRSA VERGİYE TABİİ OLURMU?
  3. 2009 KOOPERATİF PROJELERİNİN UYĞULAMA ESASLARI
  4. VERGİ ALACAĞI YARĞI HARCINA MAHSUP EDİLEBİLİR Mİ?
  5. YURT DIŞINDAN ÖDENEN VERGİLER MAHSUP EDİLEBİLİR Mİ?
line
footer

Adres:Rağıp Tüzün Mah.Taşkın Sok.No:20 Yenimahalle/ANKARA Tel:(+90 312) 344 98 22 Mail:[email protected]

Tüm hakları ©2009-2010 Kanber KILINÇ Serbest Muhasebeci Mali Müşavir üzerinde saklıdır.